Muammer amca, Karaman da, 1983-84 yılından önce doğanların birçoğunun aşina olduğu birisiydi. Gıyabında “Deli Muammer” olarak anılsa da, insanlar Muammer Amcayla karşı karşıya geldiklerinde saygıda kusur etmezlerdi. Kimilerine göre de bir “veli” idi Muammer amca. Kimine göre 7-8 dil bilir, kimine göre günlerce secdede durur, hatta secdedeyken Kabeye gidip gelir.
Herkes kendi meşrebine göre bir “kahraman” yaratırdı Muammer amcadan. Birden çok şehir efsanesinin bir numaralı kahramanıydı.
Kendine has ritüelleri vardı. Her pazartesi ve cuma günleri, bayrak törenlerinde, mutlaka herhangi bir okulda bulunur, öğrencilerle birlikte İstiklal Marşımızı söylerdi. Her sabah aynı saatte Belediye İşhanı altındaki Kot giyim mağazasının duvarındaki aynada rujunu tazeler, esnafa hayır dualarını eder ve gülücükler dağıtarak dolaşmaya başlardı. Keyfi yerindeyse, yanından hiç ayırmadığı mızıkasıyla hareketli bir şarkı çalardı. Çok nadir de olsa hırçınlaştığı da olurdu. özellikle kendisiyle dalga geçildiğini hissederse. Çok güzel bir Türkçesi vardı, Şairane bir hitap şekliyle nezaket abidesiydi. Derin bir tarih bilgisi olduğu da her konuşmasından anlaşılırdı. Aslında, babacan bir tavrı da vardı. Sürekli gençlere vatan millet sevgisi aşılamaya çalışır ve öğütler verirdi.
Nevi şahsına münhasır bir kıyafet tarzı vardı. Sürekli kırmızı renkte giyinir ve ayaklarında da sarı çizmesi olurdu. Aksesuar olarak da çeşitli meyve ve çiçekler kullanırdı. Sanki bir hikaye kitabından fırlamış gibi gelirdi bana.
Elbette normal şeyler yaşamamıştı ki, bu hastalık tebelleş olmuştu Muammer Amcaya. Ama akli dengelerini yitirmiş olsa da, bana göre karakterinden hiç bir şey kaybetmemişti. Zira çok muhtaç olduğunu bildiğimiz halde hiç kimseye el açmamıştı.Hemşerilerinin hiçbir ikramını kabul etmezdi. Ne yer ne içer doğrusu kimse bilmezdi de.
Bütün bu anlattıklarımdan dolayı olmalı ki birçok insan Muammer Amca da bir hikmet aramıştır. Çünkü sadece akli dengesini yitirmiş biri olarak anılamayacak kadar bilge ve orjinal birisiydi Muammer amca. Adeta ortaçağ Anadolusuna akın eden kalenderi dervişler gibi.
Ama neydi hikmeti ? Belkide birçok kişinin zihninde hala bu soru vardır.
2003-2007 yılları arasında ofisim eski musallanın tam karşısındaki bir iş merkezindeydi. Dolayısıyle birçok cenaze merasimine şahit olmuşluğum vardır. Şehit cenazeleri, işadamları, politikacılar, gençler, yaşlılar… Rahatlıkla söyleyebilirim ki o zamana kadar ve ondan sonra gördüğüm en kalabalık ve en samimi cenaze merasimi Muammer Amcanın cenazesiydi. Meydan dolmuş taşmış, tabutuna bir kez omuz veren ikinci bir şansı bulamamıştı. Cenazede yaşlısı genci, zengini fakiri, makam sahibi veya sıradan vatandaş olmak üzere katılanlarda dikkat çekiciydi.Herkes gerçekten orada olmak istediği için ve gerçek anlamda vedalaşmak için oradaydı. Çünkü sırf orda görüneyim ayıp olmasın diye cenazeye katılacak bir durum yoktu. Çünkü cenaze Muammer Amcanın cenazesiydi. Gelmese kim bilirdi ki yada neden ayıplansındı ki. Bana göre işte bu yüzden çok özel bir cenaze merasimiydi.
Ben Muammer Amcanın hikmeti neydi, cenazesinde anladım. O gönülleri nasıl fethettiyse, sağcısı solcusu, zengini fakiri, yaşlısı genci, kadını erkeği meydanı doldurmuştu. Belki de uzun zamandır Bütün Karaman’ı bu kadar -BİRLİK-TE yapan başka bir olay yaşanmamıştı. O yaşarken değil belki ama cenazesinde herkesi bir araya getirmeyi başarmıştı. O zamanlar aynı meydanda seçim zamanı mitingler de yapılırdı. Bir dava üzerine siyaset yapan liderler bile o denli o meydanı dolduramamışlardı.
Anlaşılıyor ki “toplum merkezli siyaset” yaptıklarını iddia eden bir çok kanaat önderinden daha çok inandırmıştı kendisine Muammer Amca.
Mekanı Cennet, ruhu şadolsun.
Muammer Amca, Muammer Amca…!
Ne değerli bir insandı Karaman için…
Sen de ne güzel anlatmışsın değerli kardeşim.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun inşallah…