NOT: Bu yazı aşağıdaki linkten ulaşabileceğiniz “Karaman’da Mafyalaşan Basın ve Etik Sınavı” yazısının devamıdır.
https://www.karamanulak.com/karamanda-mafyalasan-basin-ve-etik-sinavi/
Ahlaki değerlerden yoksun, çıkar peşinde, demagog bir basın, zaman içinde kendi gibi bir halk yaratır. -Sunay Akın-
Karaman’da bazı basın kuruluşlarıyla ilgili olarak daha önceki yazımda belirttiğim iddiaları kanıtlamak üzere kaleme aldığım bu yazıda, örnekler üzerinden ilerleyerek konuyu daha açık anlatma gayretinde olacağım.
“Karamanlı avukattan güzide fedakarlık: 70 bin dolarlık teklif” manşetiyle yayınlanan haber tamamen tutarsız, vıcık vıcık ve sadece şov amaçlı yapıldığı o kadar belli ki.
Haber metninde geçen “… elini taşın altına koyarak eserin korunması adına cesur bir girişimde bulundu” ve “… Müzayede evine 70 bin dolarlık bir teklif ileten Mutlu, bu meblağın 50 bin dolarını eser bedeline, 10 bin dolarını KDV’ye, 10 bin dolarını ise komisyon üreti olarak ayırdı” ibareleri yer almakta. Dikkatinizi çekerim: “satın aldı” değil, “… ücreti olarak ayırdı.” Ortada gerçekleşen bir “satın alma fiili” yok.
O halde ben de diyorum ki: “Karaman tanıtımı için 5 milyar dolarlık bir meblağı kenara ayırdım.” Bana nerenizle gülerdiniz?
Haberde bahsi geçen “Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası”’nın gündeme düşmesi, Divan’ın Phebus müzayede firmasında açık artırma usulü ile satışa sunulmasıyla oldu. Bu nüsha, Karaman’ın en önemli somut kültürel miraslarından birisidir. Çünkü Yunus Emre’nin Karamanlı olduğunun en büyük kanıtı ve Türkçenin başkenti iddiasının da en kuvvetli delillerinden birisidir. Bu öneminden dolayı, müzayedeye sunulmadan önce, birkaç kez Karamanlı bazı işadamları ve sivil toplum kuruluşları, Sayın Valimizin de bulunduğu görüşmeler yaparak Divanı elinde bulunduran aileden satın almak istemiş, fakat çok yüksek miktarlar istenince almaktan vazgeçmişlerdi. Müzayedeye sunulunca, bu eserin yurt dışına çıkarılma riski olacağından dolayı, yine Karaman’da bazı işadamları ve STK’lar işbirliği yaparak tekrar eseri satın alma isteğinde bulunmuştur. Hem müzayede firmasıyla hem de eseri elinde bulunduran aile mensubuyla görüşülmüş ve bu karar bildirilmiştir. Fakat bu süreç içerisinde Kültür Bakanlığı, müzayedenin yapılması için gerekli iznin alınmadığı gerekçesiyle eseri müzayededen çektirmiş ve incelemek üzere aileden eseri talep etmiş; bu süreç de halen devam etmektedir.
Bütün bu anlattığım sürecin içinde bizzat bulunan biri olarak, haberde bahsi geçen “hayırsever vatandaşın” adını hiç duymadım ve ne aileden ne de müzayede firmasından hakkında hiçbir bilgi almadım. Yapılacak olan müzayede için kayıt olma ön şartı vardı. Müzayedeye katılmak üzere (çalıştığım STK’lardan aldığım yetkiye dayanarak) Şahsım adına bir kayıt oluşturmuştum. Oluşturduğum kayıt esnasında, Karaman’dan başka bir kayıt yapılmadığını, bizzat müzayede firmasının yetkilileri ben sormadan kendileri bildirmişti.
Sürece Dahil Olma Sebebim
Karaman kültür ve sanat varlıkları ile kültürel mirasın korunup tanıtılmasıyla ilgili görev aldığım STK’ların listesini ve aldığım görevleri aşağıda belirtiyorum:
- KARTAP (Karaman Tanıtım Turizm Derneği) – Yönetim Kurulu Üyesi
- İLKEM (İlk Eğitim Müzesi Derneği) – Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
- Karaman Şehir Tiyatrosu Sanat ve Kültür Derneği (Kuruluş Aşamasında) – Genel Sekreter
Gördüğünüz üzere, bu derneklerin üçü de Karaman’ın kültür ve sanat varlıklarını koruma ve tanıtımıyla ilgili çalışmalar yapmış ve yapmaktadır. Bu faaliyetlerin hemen hepsinde görev almış biri olarak, Divan’ın alınması sürecinde durumdan vazife çıkararak bu sürece dahil oldum.
Ayrıca, yine haber metninde geçen “… Bu teklif, Karaman’ın kültürel mirasını gelecek nesillere aktarmak adına atılmış güçlü bir adım olarak dikkat çekti” ibarelerinde sözü geçen teklif, kanıta muhtaç bir konudur. Çünkü öyle bir teklif yoktur.
Yine haber metninde, “…Hüseyin Mutlu, bununla da yetinmeyip Kültür ve Turizm Bakanlığı’na durumu ileterek konunun takip edilmesini sağlayanlardan biri oldu” ibaresi de kanıta muhtaçtır ve yalandır. Çünkü Kültür Bakanlığına bu konuda resmi olarak CİMER üzerinden başvuru yapıp süreç hakkında bakanlığı harekete geçiren kişiyi de bizzat tanıyorum.
Velhasıl bu haberi teyit etmeye kalkınca, neresinden tutsak elimizde kalıyor. Çünkü haber, gerçeği yansıtmanın çok ötesinde birisini parlatmak ve şehrin kültürel mirası üzerinden birisine itibar devşirmek amacıyla kurgulanmış.
Şunu da belirtmek isterim: Gerçekten Divan bahsi geçen kişi tarafından satın alınıp müzeye bağışlanmış olsa ve bu sebepten dolayı o kişiyi taltif etmek için bir haber yapılsa, ben de alkışlarım. Ama gerçekte olmayan bir vaka üzerinden Karaman halkını enayi yerine koyarak itibar devşirilmesine her şeyden önce bir Karamanlı olarak tepki gösteririm ve şu an bu hakkımı kullanıyorum.
Merak etmekteyim:
Acaba bu haber için gazetecilere kaç TL’lik kontör yüklendi?
Karaman halkının aklıyla alay etme özgüvenini nereden alıyorlar?
Karaman’da mafya usulüyle habercilik yapan gazetecilerin aymazlıkları, sadece bu haberle sınırlı değil elbette. Bu işi bir alışkanlık haline getirmişler. Bir sonraki yazılarımda benzer içerikteki asparagasları ifşa etmeye devam edeceğim.
Bu sadece bir başlangıç. Devamı gelecek.
Tam bir cem uzan style… Zamanında sandık başkanından il başkanına herkese kontur yuklemişti… Kontur yukleyene borcu vardır yada… İlaaki vardır hiç bir şey olmasa bile bir şey vardır…