Bu şehirdeki en büyük sorunlardan biri, insanların önemli meseleleri ciddiye almaması ve ihtimal dahilindeki olumlu projeleri kendi çıkarlarına yontmaya çalışması. Bunun sonucunda, şehrin kalkınmasını sağlayabilecek çabalar ne yazık ki gölgede kalıyor.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle Karaman Valisi Sayın Mehmet Fatih Çiçekli, gazeteci ve basın mensuplarıyla bir kahvaltı düzenledi. Bu toplantıda şehrin kültürel ve sportif anlamda gelişimini sağlayacak birçok projeden bahsetti. Özellikle, organize sanayi bölgesi benzeri ama kültürel olarak bir bölgenin şehre kazandırılması planlanıyor. Projenin önemli ayrıntılarından biri, eski binaların restore edilerek şehir turizmine kazandırılması ve Karamanoğlu Saray Mutfağı’nın yeniden canlandırılmasıydı. Sayın Valimiz, bu projelerin maliyetinin kamu ve özel sektör işbirliğiyle karşılanabileceğini belirtti ve halk desteğinin bu noktada ne kadar kritik olduğunu vurguladı.
Ancak toplantıda çok sayıda basın mensubu ve katılımcı, bu önemli projeleri dinlemek ve anlamak yerine alaycı bir tavır sergilemeyi tercih etti. Örneğin, kürek sporlarından bahsedildiğinde şehrin su sıkıntısına vurgu yapanlar, konuşmanın çerçevesini anlamaya çalışmadan eleştiride bulundu. Daha da üzücü olanı, şehir hakkında kritik bir konu işlenirken “Valim üşüdük yav hehehe” gibi gereksiz ve saygısızlık içeren şakalar yapılmasıydı.
Ayrıca influencer bozuntusu insanlarla kendilerini kıyaslamaya çalışıp 10 tl’lik tost videolarının peşine düşenler ve Karamanın bununla rezil olduğunu zannedenler de konuyu anlayamamıştı. (Asıl rezillik Karaman genelinde yaşlı kitlesinin biz gençlere bırakacağı bir mirası, geçim kaynağı ve suç oranını önleyecek aklı veya fikri olmaması, o da ayrı bir yazı konusu gerçi). Sayın Valimiz, şu çarpıcı cümleyi kurdu: “Vitrine koyacak ürününüz yok.” Evet, haklıydı. Bu arkadaşlar kendi kültürel değerlerine sahip çıkıp tanıtım yapabilseydi, Karaman’ın bu kadar küçük meselelerle gündeme gelmesi söz konusu olmayabilirdi.
Bu yazıyı kaleme alırken, amacım bir yere yaranmak ya da birilerini eleştirmek değil. Ancak, bu şehirde iyi niyetli her adımı baltalamaya çalışan bir topluluk olduğunu bir kez daha gördüm ve bunu bir tokat gibi yüzüme tekrar vurdular. Kendi çıkarlarını ön planda tutarak şehrin kalkınmasına engel olanlar, biz gençlerin gözünde utanç kaynağı haline geliyorlar.
Basına ve Halkımıza Çağrı
Basın mensupları ve gazeteciler olarak şehrin sorunlarını dile getirmek sizin göreviniz. Ancak, sosyal medyada sadece popüler içerikler paylaşıp halkı bilinçlendirmekten uzak duruyorsunuz. Şehrin bilinmeyen bir yemeğini ya da tarihi bir bilgisini neden ulusal medyaya taşımıyorsunuz? Çünkü daha kolay ve ilgi çekici olanı yapıyorsunuz: akım videoları ve geçici popülerlik peşinden koşmak.
Bu şehir, sizin çaba göstermediğiniz her gün daha da geri kalıyor. Kendi kültürünüze sahip çıkın, ki şehir olarak hak ettiğimiz yere gelebilelim.
Bunu hangi sıfatla yazıyorum? Çıkış yolu arayan, sorgulayan ve sizin gibilerden fena halde irrite olmuş bir memleket genci olarak.